Peygamber efendimiz beddua etti mi?
Peygamber efendimiz, diğer bazı Peygamberler gibi kavimlerine genel bir beddua etmemiş ama muayyen günahları işleyenleri lanetlemiştir. Mesela birkaçı şöyledir:
(Lutilere Allah lanet etsin!) [Beyheki]

(Paraya tapana lanet olsun!) [Tirmizi]

(Bid’at çıkarana lanet olsun.) [Dare Kutni]

(Eshabıma sövene lanet olsun.) [Hakim]

(Doğruyu bildiği halde susana lanet olsun) [Deylemi]

Ayrıca isim söyleyerek beddua ettikleri de vardır. Bir tanesi şöyledir: Ebu Leheb’in oğlu Uteybe, Tebbet suresi gelince, Resulullah efendimize hakaret etti. Resulullah çok üzülüp, (Ya Rabbi, buna bir canavar musallat et) dedi. Ebu Leheb’in oğlu Uteybe Şam’a giderken, bir gece, bir aslan gelip uyuyan arkadaşlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybe’ye gelince onu parçaladı. (Mirat-i kâinat)

Taberani’de rivayet ediliyor ki:
İki kişi, Hazret-i Hamza hakkında aşağılayıcı bir şiir okuduklarından Cehenneme gitmeleri için Resulullah beddua ediyor.

Peygamber efendimiz beddua etmezdi sanarak hadis kitaplarındaki beddua bildiren böyle bir hadis-i şerife şüphe ile bakmak din düşmanlarını sevindirmek olur. O zaman imam-ı Taberani’ye de itimat kalmaz. Zaten din düşmanlarının bütün derdi de bu. (Âlimleri ve hadisleri yıkarsak Kur’anı yıkmak daha kolay olur) diyorlar.

O iki kişi hicri 8. yılda Müslüman olmuştu. Hazret-i Hamza ise bundan 4 yıl önce şehit oldu. Yani o zaman o iki kişi Müslüman değildi. O dua, Müslümanlara yaptıkları zararlardan ve sevgili amcası Hazret-i Hamza’ya dil uzattıklarından dolayı yapılmıştı.

Mekke’nin fethinde, Resulullah efendimiz herkesi affetti. Yalnız on kişinin isimlerini söyleyip, (Bunları görünce hemen öldürün) buyurdu. Bu on kişiden biri olan Vahşi bin Harb, Mekke’den uzaklara kaçtı. Daha sonra pişman olup, Medine’de mescide gelip, (Ya Resulallah, bir kimse Allah’a ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup iman etse, bunun cezası nedir?) dedi. Resulullah efendimiz, (Pişman olup iman eden affolur, bizim kardeşimiz olur) buyurdu. (Ya Resulallah, iman ettim, pişman oldum. Ben Vahşi’yim) dedi. Peygamber efendimiz, Vahşi adını işitince, sevgili amcası Hazret-i Hamza’nın parçalanmış hâli gözü önüne geldi.

Ağlamaya başlayıp, (Git, seni gözüm görmesin) buyurdu. Vahşi, öldürüleceğini anlayıp dışarı çıkarken Cebrail aleyhisselam gelip, (Ey Habibim, bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşi’yi niçin affetmiyorsun? O pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet) mealindeki ilahi emri bildirdi.

Herkes, öldürün emrini bekliyordu. Resulullah efendimiz, (Kardeşinizi çağırınız) buyurdu. Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Resulullah efendimiz, affolduğu müjdesini verip, (Fakat, seni görünce dayanamıyor, üzülüyorum. Bana görünme) buyurdu. Hazret-i Vahşi, Resulullahı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı önünde yaşadı. (Kurtubi, Süyuti, Taberi)

Sorgusuz sualsiz öldürülmesi gereken bir kâfir, Müslüman olunca, onun hakkındaki nefret, merhamete dönüşüyor, sahabilik şerefine kavuşuyor. Günahları sevaba çevriliyor.

Sual: Birine beddua için, (Seni Allah'a havale ediyorum) demek, uygun olur mu?
CEVAP
Söyleyen şahsa ve niyetine göre değişir. İbni Mesud hazretleri anlatır:
Ebu Cehil ve arkadaşları, Resulullah Kâbe’nin yanında namazda secdede iken, üstüne deve işkembesi attılar. Resulullah, namazını tamamlayınca, yüksek sesle, (Allahım, Ebu Cehil’i, Ukbe bin Rebia’yı, Şeybe bin Rebia’yı, Velid bin Utbe’yi, Ümeyye bin Halef’i, Ukbe bin Muayt’ı sana havale ediyorum) buyurdu. Bedir savaşında, Resulullahın ismen zikrettiği bu kimselerin, hepsinin yere serilmiş cesetlerini gördüm. (Buhari, Müslim, Nesai)

Bir de, sanki, hâşâ Allahü teâlânın haberi yokmuş da, Ona haber veriyorum, gereğini yapsın, mazlumun hakkını zalimde bırakmasın gibi, bir anlamda söylenirse, hiç uygun olmaz. Allahü teâlâ, hiç kimsenin yaptığından gâfil değildir. Kul, yanlış bir şey yapmışsa, elbette onu hesaba çeker ve cezasını verir.

Allaha havale ediyorum sözü, senin yaptığın bu kötülüğe karşı sabrediyorum, buna karşılık vermiyorum, yaptığının cezası ne ise, Allahü teâlâ versin anlamında söylenirse, mahzuru olmaz.

Dua ve beddua
Sual:
(Duanla yaşamıyorum ki, niye bedduanla öleyim) sözü uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir. Dua hafife alınmış olur. Dua veya beddua kabul olabilir. Yani kabul olan dua ile yaşanabilir. Yahut dua kabul olmasa da, beddua ile insan ölebilir. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Şu dört dua reddolmaz: Din kardeşinin gıyabında yapılan dua, iyileşinceye kadar hastanın, dönünceye kadar hacca ve cihada gidenin duası.) [Deylemi]

(Ana babanın çocuğuna ve mazlumun zalime olan bedduaları reddedilmez.) [Tirmizi]

Bedduadan kurtulmak
Sual:
Annem ve babam, beddua edip vefat ettiler. Bu bedduanın zararlarından kurtulmak ve bana haklarını helâl etmeleri için ne yapmam gerekir?
CEVAP
Onlar için hayır dua edip, yaptığınız ibadetlerin, hayır ve hasenatın sevablarını onlara da göndermelisiniz. Mesela okuduğunuz Kur’an-ı kerimin veya verdiğiniz sadakanın sevabını onlara hediye etmelisiniz. Böylece, yapılan bedduaların zararlarından kurtulmuş ve ana babanızın haklarını ödemiş olursunuz. Bağışladığınız sevablar, hiç eksilmeden size de verilir.

Sual: Bazı hadis-i şeriflerde lanet olsun deniyor. Lanet etmek ne demektir? Kötü anne babanın iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olur mu?
CEVAP
Lanet olsun demek, Allah’ın rahmetinden uzak olsun demektir. Lanet etmek, beddua etmek iyi değildir. Çünkü hadis-i şerifte, (Bir kimse lanet edince, lanet edilen buna müstahak değilse, kendine döner) buyurulmuştur. (Beyheki)

İbni Mübarek hazretleri, çocuğunu şikayet edene, (Çocuğa beddua ettin mi?) dedi. O da, evet deyince, (Çocuğun ahlakını sen bozdun) buyurdu.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Bir babanın duası, ilahi hicaba erişir ve bu hicabı da aşar.) [İbni Mace]

(Ana-babanın çocuğuna ve mazlumun zalime olan bedduaları, red olmaz.) [Tirmizi]

Kötü ana-babanın, suçsuz ve iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olmaz. Haksız olarak yapılan beddualar kabul olmaz.

Haksız olarak yapılan beddua
Sual:
(Ana-baba, mazlum ve misafirin duası kabul olur) buyuruluyor. Bu insanlar haksız olarak beddua ederlerse yine mi kabul olur?
CEVAP
(Ana-baba, mazlum ve misafirin duası kabul olur)
demek, (Ana-babanın çocuğuna yaptığı hayır dua, mazlumun [kâfir bile olsa] kendine zulmeden zalime yaptığı beddua, misafirin ev sahibine yaptığı hayır dua kabul olur) demektir. Yoksa misafirin, suçsuz olan ev sahibine yaptığı beddua kabul olmaz.

Mazlumun, kendine zulmetmeyen birine yaptığı beddua kabul olmaz. Ana-babanın, evladına yaptığı hayır dua kabul olur. Kötü ana-babanın, suçsuz ve iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olmaz.

Kısacası haksız olarak yapılan beddua kabul olmaz. Beddua etmeye alışmamalıdır! Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kendinize, çocuklarınıza ve mallarınıza beddua etmeyiniz! Duaların kabul olduğu bir vakte rastlar da, bedduanız kabul olur.) [Müslim]

Sual: Annem, babamdan boşandı. Babam annemi, annem de babamı kastedip (Eğer onunla görüşürsen hakkımı helal etmem, beddua ederim) dediler. Haksız olarak ettikleri beddua geçer mi?
CEVAP
Geçmez. Gizli görüşmek lazımdır.

Sual: Babam beddua etti. Sonra öldü. İşim rast gitmiyor, bunun çaresi nedir?
CEVAP
Tevbe istiğfara devam etmeli, ölü için hayırlı işler yapmalıdır!

Sual: Bir gencin evlenme teklifini kabul etmedim. Bunun üzerine bana, “Allah belanı versin” dedi. Şimdi sağlığım bozuktur. Acaba, sağlığımın bozulması, gencin bedduasından mıdır? Onunla helalleşmem mi gerekiyor?
CEVAP
Evlenme teklifini kabul etmemekle hak geçmez. Haksız olarak yapılan beddualar da geçmez. Helalleşmek gerekmez.

Lanetli olmak
Sual:
Hadisi-i şerifte, (Fitne çıkarana Allah lanet etsin) buyuruluyor. Lanetli olmak ne demektir? Lanetli olacak iş yapınca, insan İblis gibi lanetli mi olur? Yani bir daha müslüman olmayacak şekilde kâfir mi olur?
CEVAP
Hayır. Lanetin birkaç manası vardır. En kötüsü Allah’ın rahmetinden uzak olmak anlamına kullanılır. Lanetli bir iş yapar da, sonra tevbe ederse, Allah’ın rahmetinden uzak kalmaz.

Fâsıklara lânet okumak
Sual: Fâsıklara, bid’at ehline ve kâfirlere ismen lânet etmek uygun olur mu?
CEVAP
Uygun olmaz, çünkü Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
Adını söyleyerek, belli bir kâfire lânet etmemeli. Genel olarak, (Kâfirlere lânet olsun!) demekte mahzur olmaz. (İslam’da İlk Fitne kitabı)

İsim söylenmeden, (Allah'ın lâneti, kâfirlerin, bid'at ehlinin ve fâsıkların üzerine olsun) demekte de mahzur yoktur. Çünkü Allahü teâlâ ve Peygamber efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" böyle genel lânet etmiştir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve âhirette lânet etmiştir.) [Ahzab 57]

Bir hadis-i şerif:
(Zâlim âmirlere, fâsıklara ve sünnetimi yıkan bid'at ehline Allah lânet etsin!) [Deylemî]