Dolduruşa gelen hoca
Sual: Cübbeli hoca, sizin için, (Onların hocaları Şâfiî mezhebinde olduğu için, “Sünnetleri kılarken kazaya niyet edilir” diyorlar. Hanefî mezhebinde böyle bir şey yoktur) diyor. Hâlbuki sizin verdiğiniz kaynakların hepsi Hanefî mezhebine göredir. Acaba Cübbeli hocaya yanlış bilgi mi veriliyor? Verdiğiniz kaynakları inceleyerek mi bunu söylüyor? Bize göre, Hoca efendi dolduruşa gelmiş. Yoksa bizzat kendisi inceleseydi, bütün delillerin Hanefî’ye göre olduğunu görürdü.
Diyorlar ki: (Hilmi Işıklar hoca efendinin savunucularından Osman Ünlü hoca da kaza namazı olanların nâfile ve sünnet kılamayacağını söylüyor.)
Peki, Osman hoca, delilsiz mi konuşuyor? Delilleri Hanefî mezhebinden vermiyor mu? İkincisi, Hilmi Işıklar demelerinden de, Tam İlmihâl’e bakmadıkları, orada bildirilen delilleri hiç incelemedikleri, birilerinin dolduruşuna geldikleri anlaşılıyor. Türkiye’de Hilmi Işıklar diye bir hoca yok. Tenkitlerinin ciddi ve ilmî olmadığı buradan da anlaşılıyor. Bu konudaki Hanefî kaynaklarını bildirirseniz, kafadan konuşanlara bir vesika olarak bunları gösterme imkânımız olur.
CEVAP
Cübbeli hoca efendinin, (Onların hocaları) dediği zat dört mezhebin fıkıh bilgilerinde mütehassıs, icazetli ve salahiyetli bir din âlimi olan Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleridir. Medrese-tül-mütehassısin’de müderris idi. Yeni tâbirle ilahiyat fakültesi profesörü idi. O zamanki icazetler, şimdiki diplomalar gibi değildi. Yetkili âlimler tarafından veriliyordu. İşte bu icazetli veli zat buyuruyor ki: Senelerce kaza borcu olanlar, sünnetleri kılarken, o vaktin ilk kazaya kalmış kaza namazı için de niyet ederek kılmalıdır. Bunların, sünnetleri kaza namazı için de niyet ederek kılması, dört mezhepte de lazımdır. Böyle olduğunu ispat eden deliller, Hanefî âlimlerinin kitaplarında pek çoktur. (S. Ebediyye)
Şimdi bu delillerden birkaçını bildirelim:
1- 1815’de vefat eden, Kudüs kadısı Muhammed Sadık Efendi buyuruyor ki: Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, (Kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu?) Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz, çünkü o vakit içinde farzdan başka, [nâfile olsun, kaza olsun] herhangi bir namaz kılınınca, sünnet de yerine getirilmiş olur) buyurdu. (Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s. 36)
İşte vesikası: Orijinal vesikalar - 1
Bu vesikanın aslı İstanbul Süleymaniyye umumi kütüphanesinde, Esad efendi kısmında [1037] numarada ve Yahya Tevfik efendi kısmında [1463] numarada kayıtlıdır. İnanmayan buraya gidip aslını görebilir.
2- Hazret-i Ali'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın nâfile kılması, doğumu yaklaşmışken, çocuğunu düşüren hâmileye benzer. Artık bu kadına, hâmile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namazlarını kabul etmez.) [Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m. 48]
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz namaz borcu olanın nâfilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nâfile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nâfile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin, bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nâfileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m. 48)
Hanefî âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri, yukarıdaki hadis-i şerifi açıklarken buyuruyor ki:
Sünnetlerin, farzları tamamlayacağını biliyoruz. Bunun mânâsı, farzlar yapılırken, bunların kemallerine sebep olan bir şey kaçırılırsa, sünnetler, kılınan farzın kemal bulmasına sebep olur. Farz borcu olanın kabul edilmeyen sünnetleri bir işe yaramaz. (Fütuh-ul-gayb şerhi [Beyazıt Devlet Kütüphanesi No: 3866])
İşte vesikası: Orijinal vesikalar - 4
Hanefî mezhebine göre yazılan bu delil nasıl inkâr edilir?
3- Sünnet kılarken kazaya da niyet edince kaza da sünnet de kılınmış olur. (Necat-ül müminin s. 90)
İşte vesikası: Orijinal vesikalar - 2
Oflu Muhammed Emin efendinin bu kitabı da, Hanefî mezhebine göre yazılmıştır.
4- (Birgivî Vasiyetnamesi)nin Niyazi haşiyesinde, çok kaza namazı borcu olanın, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmesi gerektiği bildiriliyor. Kitapta ayrıca, iki niyetin sahih olduğunu vurgulamak için, (Bir şeyle iki şey eda olunur. Nitekim rükû ile secde-i tilavet eda olunduğu gibi) deniyor. (S. 263)
İşte vesikası: Orijinal vesikalar - 5
Bu haşiye de Hanefî mezhebine göre yazılmıştır.
5- Osmanlı ulemasından Hamza Efendi’nin Bey’ ve Şirâ risalesinin şerhinde, (Yolculuğa çıkmadan önce iki rekât namaz kılmalıdır! Kazaya kalmış namazı varsa bir, iki veya üç vakit namazını kaza etmelidir! Çünkü kaza borcu var iken, nâfile kılmak ahmaklıktır) buyuruluyor. (S. 6)
İşte vesikası: Orijinal vesikalar - 1
6- Âlimler sözbirliği ile bildirdiler ki: Regaib ve revatib ameller ile vacibler, sevabda, hükümde ve üstünlükte farza ulaşamaz. Sünnetler farzların eksiklerini tamamlar. Nâfileler ise sünnetlerin eksiklerini tamamlar. Hiçbir nâfile ile farz borcu ödenmiş olmaz. Bazı avamın [cahillerin] iddia ettiği gibi farzı bırakıp da nâfile ile uğraşmalarının, mesela, Evvabin namazının farz kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyân 3/127)
İşte vesikası: Orijinal vesikalar - 3
7- Bu konuya gözü yumuk itiraz edenlerin dayandıkları delil şudur:
Fevt olan [yani bir özürle kaçırılan] namazları kaza etmek, nâfile kılmaktan iyi ise de, beş vakit namazın sünnetlerini ve hadis-i şerifte övülen Duha, Tesbih, Tehıyyet-ül-mescid gibi belli namazları kılmak böyle değildir. Vaktin sünnetleri ile bu nâfileleri kılmak, kaza kılmaktan evladır. (Redd-ül-muhtar, Hindiyye)
İşte vesikası: Terk etmek mi, fevt etmek mi?
Burada bildirilen, fevt olmuş yani geçerli bir mazeretle kaçırılmış namazlar içindir. Terk edilmiş namazlar için değildir. Terk edilen namazlar için bile olsa, (Vaktin sünnetlerini kılmak, kaza kılmaktan evladır) deniyor, (Farzdır, vacibdir, lazımdır) denmiyor. Evla demek, (Farz veya vacib) demek değildir, (Daha iyi) demektir. Evla olan işin aksini yapmak da caiz olduğuna göre, (Sünnet yerine kaza kılınmaz) demenin ilmî bir değeri yoktur.
8- Sözünü senet kabul edeceğiniz İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
(Farzın yanında nâfilelerin hiç kıymeti yoktur. Sünnetlerin farzlar yanındaki kıymeti de, deniz yanında bir damla su gibi bile değildir.) [m. 29, 260]
Damla için deniz feda edilir mi? Sünnet farza nasıl tercih edilir? (Kaza borcun olsa da sünnet kıl) denir mi? Ömür boyu kılınan bütün sünnetlerin sevabı, iki rekât farz sevabına ulaşabilir mi? Bu durum oruçta da aynıdır. Şu iki hadis-i şerif farzın önemini göstermektedir:
(Ramazanda mazeretsiz bir gün orucunu bozan kimse, ömür boyu oruç tutsa, o günü kaza edemez, yani o orucun sevabına kavuşamaz.) [Buhârî, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî]
(Ramazanda bir gün oruç tutmayan, onun yerine bütün yıl oruç tutsa, o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizî]
9- Farzları kılarken sünnetler yerine kaza kılmak caiz olduğuna, Trablus fetva emini Ramiz-ül-mülk hazretleri fetva vermiştir. (Eşşihab mecmuası, 14 Zilkade 1388 sayısı)
10- Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki: (Allah’ın gece yapman gereken hakkını gündüz yapsan ve gündüz yapman gerekeni de gece yapsan Allahü teâlâ kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri ödemeden nâfile ibadetini kabul etmez.) (Kitab-ül Harac)
11- (Sünnet kılarken kazaya da niyet edilmez, yani iki niyet olmaz) diyenler oluyor. Bunu yanlış anlıyorlar. Vaktin sünnetiyle vaktin farzına aynı anda niyet edilmez. Yoksa vaktin sünnetiyle yıllar önce kazaya kalmış farza niyet edilir. Bu konuda İbni Âbidin’de buyuruluyor ki: Mescide girince, farz veya başka namaz kılmak, Tehıyyet-ül-mescid namazı kılmak olur. Başka namaz kılarken Tehıyyet-ül-mescid için de ayrıca niyet etmek gerekmez. Bir kimse, öğlenin farzını kılarken, öğlenin farzına ve sünnetine birlikte niyet etse, iki imama göre yalnız farzı kılmış olur. İmam-ı Muhammed’e göre ise, farz namazı da sahih olmaz. Beş vakit namazın sünnetleri, farzdan başka bir namaz demek olduğu için, farz kılarken sünnet de kılınmış olmuyor. Fakat farz kılarken, Tehıyyet-ül-mescid namazı da kılınmış oluyor. Terk edilmiş olmuyor. Fakat Tehıyyet sevabına da kavuşabilmek için, buna da ayrıca niyet etmek lazımdır. Çünkü hadis-i şerifte, (İbadetler, niyetlerine göredir) buyuruldu. Amelin sevabına kavuşmak için, niyet edilmesi şarttır. (S. Ebediyye)
12- Müslim'deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece [Teheccüd] namazıdır) buyuruldu. Bir kimse, ömründe hiç Teheccüd kılmasa, âhirette hiçbir ceza verilmez. Çünkü nâfiledir. Bu kıymetli namazı kılabilmek için kaza namazı borcu olmamalıdır. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın, nâfilesi kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire, Zahire-i Fıkh]
Sünnetlerin de nâfile namaz olduğu fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Cevhere)
13- Kaza namazı borcu olanın, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî’de sünnet ve nâfile kılması haramdır. (El-fıkh-ü alel-mezahib-il-erbea)
Hanefî'de ise, faitesi varken nâfile ve sünnet kılması evladır, terk edilmiş kaza namazları varken, nâfile ve sünnet kılması kabul olmaz. Vesikaları yukarıda geçti.
Görüldüğü gibi, bildirdiğimiz delillerin hepsi, Hanefî mezhebine göredir. Şâfiî mezhebine göre bildirilen tek delil yoktur. Tam İlmihâl’deki bu konudaki bilgilerin Şâfiî mezhebine göre olduğu hususunda dolduruşa gelinmemişse, ortada bir ciddiyetsizlik var demektir.