Sual: Başarılı ve başarısız insanla ilgili internette bir yazı dağıtılıyor. Burada, (Başarılı insan söz verir, başarısız insan vaat eder) deniyor. (Başarısız insan, geçmiş odaklı düşünür, her zaman meşguldür) gibi ifadelere yer veriliyor. Bunlar uygun mudur?
CEVAP
Vaat etmek
, söz vermek demektir. Söz vermenin başarıyla bir ilgisi yoktur. Söz verir de sözünde durmazsa, bunun neresi başarılı olur?

Geçmiş odaklı düşünmek yanlış değildir. Yaptığı işlerin muhasebesini yapmak, yapacağı işlerin başarılı olması için faydalıdır. Gelecek odaklı düşünse de, yanlış düşünüyorsa gelecek odaklı diye makbul sayılır mı?

Yazıda, (Başarılı insan çok çalışır, başarısız insan her zaman meşgul olur) deniyor. Sanki kelime oyunu yapar gibi, çok çalışmakla meşgul olmak farklı bir şey gibi gösterilmiş. Çok çalışır, ama lüzumsuz işlerde çalışıyorsa yine kötüdür. Faydalı iş ise, her zaman meşgul olmak kötü değildir. Her zaman boş durmak kötüdür. Boş duran insana şeytan musallat olur. Elbette iyi işlerle meşgul olmalıdır.

Başarının sırrı böyle birkaç kelimeyle, cümleyle ifade edilemez.

Enver abi, başarıyı, (Âhirette işe yarayan şeydir) diye özetlemişti. Başarıyla ilgili kendi görüşümüz değil, büyüklerimizin sözleri önemlidir. Şimdi onlardan birkaçını bildirelim:

Başarılı insanın vasıflarından bazıları şöyledir:
Güler yüzlü, tatlı dilli ve siyaseti güzeldir. Güzel siyaset, herkesin memnun olmasıdır. Güler yüz ve tatlı dil, hem bizi koruyan, hem de düşmanımıza bile zarar vermeyen, aksine onu ferahlandıran çok güzel bir huydur.

Günümüzün insanına verilecek en güzel hediyenin, güler yüz ve tatlı dil olduğunu bilir. Öfkelenmez, hiç sertlik göstermez. Güleryüz ve tatlı dil, zamanın cihadı ve başarının sırrıdır. Çok kimse öfke küpüdür. Geçimsizlikler, cinayetler, ailedeki bütün sıkıntılar hep bundandır.

İmanlıdır, adaletlidir, doğru ve fedakârdır. Birlik ve beraberliğe önem verir, hedefini iyi seçer.

Nefsini terbiye edip, çürütür. Tohumu toprağa atınca çürümeden ağaç meyve vermez. Nefis tohuma benzer. Nefsimiz çürüyünce meyve verir. Öyle insanı da herkes sever.

Günahlardan sakınarak sabreder, herkese iyilik eder.

Mütevazıdır. Tevazu göstereni Hak teâlâ yükseltir. O tevazu ettikçe daha yükselir. Kibredeni alçaltır. O kibirlendikçe halk onu aşağı görür. Hele mahşer günü gururlu ve kibirliler, ayaklar altında kalıp, hakaret görür.

Din büyüklerimizin yoluna sarılır. (Sonra yaparım diyenler, işini sonraya bırakanlar helâk oldu) hadis-i şerifini bilir, işini geciktirmez, yarına bırakmaz. Araya sonra girince, o iş kaldı demektir, çünkü unuturuz, bir mani çıkar, hastalık olur, ölüm olur, bir daha o işi yapamayız.

Kalbini Cenab-ı Hakk’a döndürür ve güler yüzlü olur. Bu ikisi, başarının sırrıdır.

Mutlu, huzurlu ve sıhhatli olmaya çalışır.

İstişarenin önemini bilir ve sormadan bir şey yapmaz. Kendi başına hareket etmez, işin ehli olanlarla istişare eder.

Başarının sırrı, yapmak değil, sormaktır.

Hiç kimsenin kalbini incitmez. Bir hizmet, bir iş yaparken, gıybetle, dedikoduyla, iftirayla, münakaşayla, sertlikle kimsenin kalbini incitmez. İnsanların kalbini kırıp, kul hakkına girdikten sonra, yaptığımız iyiliklerin hiç faydası olmaz. Sevaplarımız hak sahiplerine verilir, bu da az gelirse, onların günahlarını yükleniriz. İşte buna iflas denir.

Her zaman (Kolaylaştırın, zorlaştırmayın) hadis-i şerifine uygun hareket eder.

İş yaparken, teklif getirirken yeni alternatifler üretir. Daima yeni durumlara uyum sağlar.

Kanunsuz iş yapmaz.

Herkese iyi davranır, saygılı, edeplidir.

Kimseyle tartışmaz. Münakaşaya girişmez, bilir ki, tartışma dostun dostluğunu giderir, düşmanın düşmanlığını artırır.

Kısa ve net konuşur, işi sürüncemeye bırakmaz.

Başarılarını Allahü teâlâdan, başarısızlıklarını günahlarından bilir.

Hakkı, doğruyu kim söylerse söylesin kabul eder. Söyleyene değil, sözüne bakar.

Söz dinler. İşi bilen değil, peki diyen kıymetlidir. Söz dinlemeyen, kabiliyetli olsa da başarılı olamaz.

Acele etmez. Acele eden, hata yapar. Ağır ve temkinli hareket eden, ya isabet kaydeder veya isabete yaklaşır. Acele şeytandandır. Temkinli hareket Rahman’dandır.

Başarılı kimse, eğer idareci ise:
Her işi kendisi yapmaya çalışmaz, bunun yanlış olduğunu bilir. Çalışanlara tam yetki verir. Böyle tam yetkiyle çalışanlar başarılı olur.

Herkesin fikrine saygı duyar, sabırla dinler. Sonunda da doğru olanı söyler.

Elemanların getirdikleri teklifleri, uygunsuz olsa bile, takdirle karşılamaya çalışır.

İşi ehline verir.

Elemanlardan önce kendine çeki düzen verir. Başkasını düzeltmek isteyenin, önce kendini düzeltmesi gerektiğini bilir. Kendi nefsini terbiye edemeyen, başkasınınkini hiç terbiye edemez.

Her iki taraf dinlenilmeden, karar vermez.

Maiyetiyle yani emri altındakilerle laubali olmaz, ciddi ve mert olur.

Özür dileyenin özrünü kabul eder.

Hedefi vermektir. Liderlik vermek sanatıdır. Başarının sırrı vermektir. Almayı düşünen kaybeder.

Yerinde ve ihtiyaç kadar müdahale eder. Çok fazla müdahale başarıyı önler.

Kabiliyetli, iyi yönetici, şahsa göre uygun iş verir. Onun kendiliğinden iş yapmasını beklemez.

Kibirlenmez. Maiyetine karşı kibirlenen, zayıftır, boştur. Âcizler kibirli olur.

Maiyetine kendini sevdirir. Maiyeti kendisini sevmiyorsa, ondan çekiniyorsa, uygun tekliflerde bulunamıyorsa, o yöneticiye iyi denmez.

Hevesleri hep canlı tutar. İnsan çalıştırmanın temel şartı, heves kırmamaktır.

Yukarıda sayılanları yapmayan veya yapamayan insan da başarılı olamaz.