İlmi istemek, ilmin peşinde çok koşmak idareciliğin temelidir. Temeli olmayan bir bina yıkılmış bir harabe gibidir. Her işi layık olana vermek gerekir! Bunun için idarende bulunanların şahsiyet ve kabiliyetlerini iyi tanı! Geçici istek peşinde gitmekten vazgeçersen her işte doğruluk üzere hareket etmeyi ve her işi ehline vermeyi başarırsın.

Böylece vazifeliler, dilediğin şekilde sana yardımcı ve dost olurlar, yapılması için verdiğin işler gerçekleşir, kaybolmaz. İdaren altındakileri sen iyi tanıdıkça; fakir ve zayıflar, rahatlık ve bolluğa kavuşur, kötü idarecilerin zulüm ve haksızlığından korunur, zalimler zulümlerini ortaya çıkaramazlar, mazlumlar da güvenli bir hayata kavuşurlar.

Beş duyuya hakim olmak
İdareci, faydasız şeyler peşinde koşmaktan kaçarsa, idarede isabetli görüş ortaya koyma imkanı doğar.

Nefsini faydasız şeyler peşinden çeviremeyen kişi, beş duyusunu da zapta güç bulamaz.
Beş duyusuna hakim olamayan, seçkin yardımcılarına sahip olamaz. Mevcut olan kabiliyetli yardımcılar ve yüksek seviyedeki görevlilerine söz geçiremez olan idareci, zamanla siyasi etkisini kaybeder. Bunun için ilk önce büyük düşman olan nefsi, hemen peşinden de 5 duyuyu kontrol altına almak gelir. Nefse galip gelinirse öteki kontroller de kolaylaşır. Zira 5 duyu, nefse yardım eder ve insanı tehlikeli isteklere sürükler.

Beş duyunun gereğini yapmak lazımdır.
1- İşitme duyusu: Bir ceylan, avcıya yakalanmak korkusundan dikkat üzere iken, duyacağı bir ses, avcıya karşı olan dikkatini dağıtırsa, avcı gelir ceylanı yakalar.

2- Dokunma duyusu: Bir file bakıcısı yavaşça yaklaşır, yumuşakça tutunur, yapışıp okşar. Fil, korunmak için tedbir almaz, o kişi de üzerine binip fili dize getirir.

3- Görme duyusu: Çekirge, güneşin, sıcaklığından gizlenirken, gün ışığını hoş görür de buna aldanarak ortaya çıkar. Böylece, sıcaklık altında yanar.

4- Koklama duyusu: Güzel kokulu yerlere konan gül sineği, filin kulağından çıkan güzel koku onu aldatınca oraya konar. Fil de kulağını hareket ettirerek sineğe vurur ve öldürür.

5- Tatma duyusu: Balık oltadaki yeme aldanır. Yemi yerken avlanır.
Bu beş duyuya hakim olan, nefsine de hakim olur, siyaseti de güzel olur.

Bir hükümdar anlatır
“Geçici zevk ve eğlencelerimiz bizi mühim işlerimizle uğraşmaktan alıkoydu. Askerlerimize gerekli önemi vermez olduk, maaşlarını azalttık. Yardımcılarımız azaldı.

Ülkede yaşayan insanlara zulmettik. Zulmümüzden kurtulmak için beddua ettiler, rahatlık getirecek bir idare için yalvardılar. Bütün bunlardan daha önemli olarak layık ve ehil olmayan insanları büyük hizmetler için görevlendirdik; önemli işlerin başına getirdik. İşte bunun için koskoca devletimiz yıkıldı, mülkümüz çöktü.”

Akıl hoca, nefs onun eşi, vücut da onların oturdukları ev gibidir. Akıl nefse galip geldikçe nefs vücudun menfaatlerine uygun işler yapar. Eğer nefs akla galip gelirse, çirkin şeyler yapar.

Bir idarecinin nasihati
Hakkı uygula, doğru yoldan ayrılma, bilmediğin şeyi sor! Nefsin isteklerini terk et! Gerçek meydana çıkıncaya kadar hiçbir işi küçümseme, önemsiz de görünce yine titiz davran, Allah’tan korkan ve sorumluluk duygusuna sahip temiz kişileri kendine yakın tut. Bunların görüşlerinden faydalan.
Eğer böyle yaparsan bu davranışın ruhunu süsler ve başarılı olursun. Yalan yere sana yapılan övgüleri kabul etme, pohpohçuları geri çevir. Çünkü yalan yere yapılan övgü ve ikiyüzlülük kokan pohpohların sonucu vahim, meyveleri acı olur. Şunu da unutma ki, övgülerin içinde hile ve çıkar yatar. Sırlarını sırdaşından başkasına açma!

Hilesini sezdiğin kişiye asla güvenme! Üstesinden gelemeyeceğin işe girişme, yapamayacağın işi vaat etme! Hayırlı bir işe girişince acele et. Kötü olan işte acele etme! Başkalarına acı ki, cenab-ı Hak da sana acısın!