Helâl olduğunu bildiğinizi yiyiniz!
Çok kimseler, dünya malını, hep haram sanır. Bazısı da, dünyadaki şeylerden çoğu haramdır der. Burada, insanlar üç türlüdür: Bir kısmı ileri gidip, yalnız meyve, balık, av eti gibi şübheli olmıyan şeyleri yeriz der. Bir kısmı da, tenbel, miskîn oturup, her istediğimizi yeriz, hiçbirşey ayırd etmeyiz der. Üçüncü kısım, herşey yemeli ama, lüzûmu kadar, der. Bunların üçü de yanılmakdadır. Doğrusu şöyledir ki; “Helâl meydandadır. Haram meydandadır. Şübheliler ikisi arasındadır. Kıyâmete kadar böyledir”. Nitekim, Resûlullah böyle buyurmuştur.
Dünya malından çoğu haram diyen yanılıyor. Evet, haram çoktur. Fakat, daha çok değildir. Çok başkadır, daha çok, başkadır. Nitekim, hasta çoktur, tüccar çoktur, asker çoktur. Fakat, insanların çoğu değildir. Zâlimler çoktur. Ama mazlûmlar daha çoktur.
Şunu iyi bilmelidir ki, insanlara, “Muhakkak helâl olan, Allahü teâlânın helâl bildiği şeyleri yiyiniz!” diye emir olunmadı. Bunu kimse yapamaz. “Helâl olduğunu bildiğinizi yiyiniz!” denildi. Haram olduğu meydanda olmıyan şeyleri yeyiniz denildi ki, bunu herkes yapabilir.
Nitekim, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bir müşrikin destisinden abdest aldı. Hz.Ömer, hıristiyan kadının destisinden abdest aldı. Eshâb-ı kirâm, kâfirlerin verdiği suyu içerlerdi. Hâlbuki, pis, necs olan şeyleri yimek haramdır. Kâfirler ise, çok kerre pis olur. Elleri ve kapları şarâblı olur. Hepsi leş yer. Yani, Besmelesiz kesilen veya kesilmeyip başka sûretle öldürülen hayvanları yerler. Fakat, pisliği görülmedikce, temiz deyip yirlerdi. Aldıkları kâfir şehirlerinde, kitaplı kâfirlerden et, peynir satın alır, yerlerdi. Hâlbuki, o şehirlerde Müslüman olmıyanlar arasında içki satan, fâiz alıp veren ve dünyaya gönül bağlıyan yok değildi.
Bir kimsenin sâlih mi, fâsık mı belli değilse, meselâ, bir köye gidince, herkesle alış veriş etmek câizdir. Herkesin elinde bulunanın, kendi malı olduğunu kabûl etmelidir. Haram olduğunu gösteren bir nişân bulunmadıkca, helâl bilmeli ve satın almalıdır.
İyi, sâlih bilinen kimselerin malını yemek câizdir. Yimemek vera’ olmaz. Belki vesvese olur. Yemediğin için, o kimse incinirse, yimemek günah olur. Sâlih kimselere sû’i zan, yani kötü gözle bakmak günahdır.
Zâlim kimselerden, hırsızlardan, malının hepsi veya çoğu haramdan olan kimselerden birşey almak câiz değildir. Ancak, helâl olduğu bilinen veya helâl alâmeti bulunan kimsenin malını satın almak câiz olur.
Sıkıntıdan kurtulmak…
(Yâ Allah-ür-rakîb-ül-hafîz-ür-rahîm. Yâ Allah-ül-hayy-ül-halîm-ül’azîm-ür-raûf-ül-kerîm...