Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hayırlı insan, hayırlı işlere vesile olur. Hayırlı yerlerde, mesela mescidlerde namaz için, nikâh için bir araya gelinmesine sebep olur. Eğer hayırlı olmasaydı, kim bilir hangi barda, hangi sazda olacaktı. Bu yüzden, insanın kaderi, icraatıdır, yani yaptığı iştir. Ne yapıyorsa, alınyazısının gereğini yerine getiriyor. Alınyazısı neyse, insan onu yapar. Kötü işler yapıp da, suçu alınyazısına bulmak da yanlıştır. Çünkü kötülüğü kendi iradesiyle işliyor.

Hayırlı insanın alın yazısı mescidlerdir, dua alınacak yerlerdir. Karşıya geçmek için, köprü vardır, Cennete gitmek için de, dünyada bir köprü vardır, o da mescidlerdir. Ne mutlu, işlerini mescidlerde halledenlere! O ne talihsiz kişidir ki, sokak köşelerinde gayrimeşru işlere bulaşır. Çok yazık! Bakıyoruz da, (Yâ Rabbi bu nasıl yanacak?) diyoruz. İçimiz sızlıyor. Şu anda böylelerine kızacak zaman değil, onlara acıyacak zamandır. Niye? Köre kızılır mı? Kör görmüyor. Rehbersiz, yardımcısız gidince, ya bir araba ona çarpar, ya o bir yere çarpar veya bir çukura düşer. Kalbi kör olan, yani imansız da, eğer o hâliyle âhirete giderse, Cehennem çukuruna düşer.

Bize, (Siz deli misiniz? Bu hizmetlerden bir menfaatiniz yok. Hayatınız, sıhhatiniz bu yolda mahvolmuş. Derdiniz nedir?) deseler, (Adam yanacak) deriz. Bir kimse ateşe giderken, Müslüman nasıl keyif sürer, nasıl zevkine bakar? Mümkün değil! Bu emr-i maruf ateşini içinde, taşımayanların imanı kâmil değildir. Çünkü dinimiz baştan aşağı merhamet, acımak dinidir. İnsan acınacak mahlûktur. Hayvanlar toprak olup gidecek. Fakat insan öyle değil. Hesaba çekilecek. Dünyada yaptıklarının hesabını verecek. İyilikleri onu sevindirecek, kötülükleri ise perişan ve rezil edecektir.

İnsanın yaptığı pislikleri, bir çöpçü, bir bekçi görse, kafasına sopayı indirir. (Vay utanmaz adam, sen bunları nasıl yaptın?) der. Hâlbuki Allahü teâlâ devamlı görüyor. Ona buna yaranmak için uğraşırız da, niye Rabbimize yaranmak için çalışmayız? En kıymetli bir dostumuz olsa, nihayet bizi günde birkaç kere görür. Ama Allah, her an, her yerde görüyor ve biliyor. Yapılan her şeyi Hafaza melekleri kayda alıyor, kameraya çekiyor. Demek ki, önce Allah’a vereceğimiz hesabı düşünmeliyiz.