Sual: Haramlar neden tatlı geliyor da, ibadetler güç geliyor?
CEVAP
Haramlar herkese tatlı gelmez. Ancak nefsinin esiri olan günahkârlara tatlı gelir. Haramlar necaset gibidir, fakat üstleri yaldızlanmış, cilalanmış, cazip ve tatlı hâle getirilmiştir. Bunların içinde, necaset ve zehir olduğunu bilen, görünüşe aldanmaz.

Bazı meyveler var, dışı, kabuğu yani görünüşü çok güzel, ama içi acıdır. Bazı meyvelerin ise, görünüşü hoş değilse de içi tatlıdır. Ekşi narın kabuğu çok güzeldir, ama içi ekşidir. Tatlı narın kabuğu çirkindir, ama içi tatlıdır. Zakkumun çiçekleri çok güzeldir. Güzel tavus kuşunun sesi çok çirkindir. Kötüler için, (Dışı seni, içi beni yakar) denmiştir. Görünüşe, kabuğuna aldanmamalıdır. Cevizin sert kabuğu kırılmadan yenmez. Dışı odun ise de, içi tatlıdır. Ağaçtayken, odun kabuğundan önce de, zehirli bir dış kabuğu vardır. Dışı zehirli ve odun diye, kırılması çetin olan cevizden vazgeçilmez.

İbadetlerin, nimetlerin dışı bize acı gelirse de, içleri tatlıdır. Dışına değil, içine bakmalı. Mesela hastalık, bela birer nimettir. Bunları nimet bilip sabreden kazanır. Onun için, (Sabır acıysa da, meyvesi tatlıdır) buyuruluyor. Belaya ve hastalıklara sabretmek nimettir. Ezelde takdir edilmiş olan şey başa gelir, eğer sabredilirse sevabına kavuşulur. Sabredilmez, bağırılırsa günaha girilir ve huzursuz olunur. Sıkıntı her ne kadar çok acı olsa da, sabredilirse nimet olur. Bir âyet-i kerime meali:
(Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize, sevdiğiniz şey de kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bekara 216]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allah’ın sevdikleri belaya uğrar. Sabreden mükâfata nail olur.) [İ. Ahmed]

(Üç gün hasta yatan mümin, günahlarından temiz olur.) [Ebu-ş-şeyh]

(Kişi, hep sıhhat ve selamette olsa, bu ikisi onun helaki için kâfi gelir.) [İbni Asakir]

(Günahları affoluncaya kadar, mümine bela ve hastalık gelir.) [Hâkim]

Biri, (Ey Allah’ın Resulü, malım gitti, param gitti, vücudum hasta oldu) dedi. Ona buyurdu ki: (Malı gitmeyende, parası bitmeyende ve hasta olmayanda hayır yoktur, çünkü Allahü teâlânın sevdiği kul, belaya maruz kalır.) [Ebu Davud]