Gönlüm, bülbül gibi başla figana!
Hâlini açıkla bütün cihana!

Aşk ile meşk gizli kalmaz cihanda,
Deliye dönmüştün hani ilk anda.

Doymayan bir hırsa açtın kucağı,
Ne yazık yıkıldı gönül ocağı.

Gönül, sana ne söylesem pek azdır,
Git aşk kitabına ismini yazdır!

Böyle hâlin yoktur dünyada eşi,
Gönül, yakmış seni, aşkın ateşi.

Yârin, dertlerine deva olmuyor,
Tabibin yaraya neşter vurmuyor.

Hasret deryasına sokup boğdurdu,
Üstelik başına bela yağdırdı.

Yalvardın, yakardın, etmedi hiç kâr,
Gizli sırlarını etti âşikâr.

Günlerce peşinden koşup yoruldun,
Hicran ateşiyle yanıp kavruldun.

Nasıl çile çektin, gündüz ve gece,
Gel ey gönül, hani nedir netice?

Her maceranı yaz kitaba tek tek,
Okunsun, dinlensin kıyamete dek.

Sevgi hazinesi gizli kalmasın!
Öyle yaz ki kimse kusur bulmasın!

İçinde çeşitli konu olmalı,
Okuyanlar bundan ibret almalı.

Mecazi bir aşktır, kapılma hisse!
Hakikat ehli de almalı hisse.

Herkes bundan alsın neyse nasibi,
Hayırla yâd etsin âşık garibi.

Ey gönül her sözün etkili olsun,
Okuyanın gözü yaş ile dolsun.

Sevgiyi bilmeyen aşka boyansın!
Gaflette olanlar, bilip uyansın!

Aşkını işiten, hayrette kalsın!
Tefekküre dalsın, payını alsın!

Ayrılık derdine, düçar olanlar,
Bunu hep okusun, naçar kalanlar.

Oğlu, kızı ölen bir baba-ana,
Teselli bulsunlar bununla cana.

İrfan ehli olmak bakmazmış yaşa,
Ancak bunu ehli eder temaşa.