Hatırat-ı Çaldıran
İkinci Selim Han, Babası Kanuni Sultan Süleyman devrinde birçok savaşa katılmakla beraber, tahta geçtikten sonra sefere çıkmadı. Çünkü devrindeki seferler umumiyetle büyük deniz seferleri olup, bu seferlere de padişahın kumanda etmesi âdet değildi. İkinci Selim, babasından 14. 892.000 km. kare olarak devraldığı Devleti Osmani topraklarını, oğlu Sultan Üçüncü Murad’a 15.162.000 km. kare olarak bırakmıştır.
Tecrübeli ve bilgili bir vezir olan Sokullu Mehmed Paşayı hükümet işlerine tayinle beraber, lüzumlu gördüğü meselelerde bizzat duruma müdahale etmiştir. Âlimlere büyük hürmet göstermiş, çok sevdiği büyük âlim Ebüssü’ud Efendiyi vefatına kadar meşihat (şeyhülislamlık) makamında tutmuştur. Cülus bahşişinin ilmiye sınıfına da verilmesi âdetini ilk defa İkinci Selim Han çıkarmıştır.
İkinci Selim aynı zamanda imarcı bir padişahtır. Kısa süren saltanat döneminde Türk ve dünya sanatının güzel örneklerinden olan Selimiye ve Ayasofya Camii’ni imar, Mescid-i Haram’ın ve Medine su yollarını tadil ettirmiştir. Sokullu Mehmed Paşa, Koca Sinan Paşa, Kılıç Ali Paşa, Ahmed Paşa, Haydar Paşa, Şemsi Ahmed Paşa gibi kumanlara sahip bir padişah olan Sarı Selim tahta geçtiğinde; “Babası Kanuni gibi Batıya mı yönelecek, yoksa dedesi Yavuz Selim Han gibi doğuya mı yönelecek?” diye titreyen devletler durum belli olana kadar sulh için elçi göndermeye başladı.
İran Şahı da, Sarı Selim’in padişahlığını tebrik etmek üzere Edirne’ye ‘Şah Kulu’ denen bir elçi gönderdi. Padişahın emriyle Şemsi Paşa da tertipli ve güzel giyinmiş küçük bir ordu ile, hediye kervanını uzak mesafeden karşılamaya çıkmıştı. Şah Kulu, Osmanlı askerindeki bu gösterişi ve nümayişi çekememiş ve alaylı bir şekilde;
Şah Kulu: “Uzaktan askerinizi gelin alayına benzettim!”
Şemsi Paşa: “Beli. Çaldıran gelin alayıdur!”
1514 Çaldıran Savaşı’nda Şah İsmail kaçmış. Tacı, tahtı ve hazinesiyle birlikte hanımı da ele geçirilmiş ve hanımı İstanbul’a getirtilerek Tacızade Cafer Çelebi’yle evlendirilmişti.