Müslümanlar, Allahü teâlânın yasak ettiği, zararlı şeyleri almaz, kullanmaz, dinlemez, okumaz ve bakmaz. Kimseye kötülük yapmaz. Kendine zarar verene karşılık yapmaz. Sabır eder. Ona tatlı dil ile, güler yüz ile nasîhat verir. Müslümanlar, Allahü teâlânın emrettiği iyi şeyleri öğrenmek, öğretmek ve yapmak için uğraşır. Fen bilgilerini kâfirlerde de araştırır. Târîh boyunca, insanlığın üstün bir varlık olduğunu düşünemiyenler, islâm dînine düşmanlık etmiş, gençleri aldatmağa uğraşmış ve hiç ummadıkları bir zamanda yıkılıp, o, sımsıkı sarıldıkları dünya zevklerini bırakmış, Cehenneme gitmişlerdir. Çoğunun ismi unutulmuş, nâm ve nişanları kalmamış, fakat islâm güneşi nûrunu dünyaya yaymağa devam etmiştir.

Din cahilleri, dünyanın dışı tatlı, içi acı olan ve dışı yaldızlı, içi zehrli olan ve başlangıcı hoş, sonu boş olan rahatlığına ve güzelliğine sarılıyor. Müslümanlar, Kur’ân-ı kerîmin emirlerine, yani Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yoluna sarılmalı ve bu ışıklı yolda ilerlemeğe durmadan çalışmalıdır. Dinde sonradan meydana çıkan, din düşmanları, “Dinde reformcular” tarafından ve câhil, ahmak kimseler tarafından uydurulan, bid’atlerden sakınmalıdır.

İslamın cihad emrini istismar eden, Seyyid Kutup gibi mezhepesizlerden ve bunların kitaplarından da sakınmalıdır. Cihâd, câhil ana, babaların ve dünya çıkarları için uğraşan

papazların ve keyfleri, zevkleri için zulüm, işkence yapan şeflerin aldattığı, inlettiği insanları küfürden, felâket yolundan kurtarmak, onları güç kullanarak, islâm ile şereflendirmektir.

Cihâd, küfür, işkence ve kötülük içinde yetiştirilmiş, karanlığa atılmış zevallıları, islâm ışığı ile aydınlanmalarına mani olan diktatörlerin, sömürücülerin zararlarını yok etmek için, cânını, malını fedâ etmektir. İnsanları, sonsuz Cehennem azâbından kurtarmak, sonsuz Cennet nimetlerine kavuşturmak için yapılır.

Cihâdı ferdler değil, devlet yapar. Ferdlerin başkalarına saldırmalarına cihâd değil, çapulculuk, barbarlık denir. Cihâda katılamıyanın, duâ etmesi farzdır. Kâfirler, cihâd sayesinde zâlimlerin işkencelerinden kurtularak iman ile şereflenir. İslamiyeti duyup, anladıktan sonra, iman etmeyenlerin dînine, cânına, mâlına dokunulmaz. Bunlar, islâmın adâleti, şefkati altında hür ve rahat yaşar. Cihâd sâyesinde, hiçbir kâfir, işitmedim, bilseydim inanırdım diyemiyecektir. Müslümanların dini yaymak için çalışması farzdır. Çalışılmaz ise bütün insanlığa büyük kötülük etmiş olur.