Haramları, büyük günah ve küçük günah diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günahlardan da, büyük günah gibi kaçınmak, hiçbir günahı küçümsememek gerekdir. Çünkü, Allahü teâlâ, intikâm alıcıdır ve ganîdir. İstediğini yapmakta hiç kimseden çekinmez. Gazabını, düşmanlığını günahlar içinde gizlemişdir. Küçük sanılan bir günah, intikâmına, gadabına sebeb olabilir.

Küfürden ve bid’atten başka günahlar ikiye ayrılır: Birinci kısım, Allahü teâlâ ile kul arasında olan günahlardır. İçki içmek, namaz kılmamak gibi. Bu günahların, büyüğünden ve küçüğünden, çok sakınmalıdır. Resûlullah “aleyhisselâm” buyurdu ki: “Bir zerrecik (yani çok az) bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha iyidir”.

Günahların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan, büyüktür. Fakat, bazısı, bazısına göre küçük görünür. Meselâ, yabancı kadına şehvetle bakmak, zinâ yapmaktan daha küçüktür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden daha sevaptır. Çünkü, nâfile ibâdet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmak ise, herkese farzdır. Büyük günahlardan kaçınabilmek için, başka çare yoksa, küçük günahı işlemek câiz olur.Her günahı yaptıktan sonra tövbe ve istigfâr etmek te farzdır. Her günahın tövbesi kabul olur.

Şartlarına uygun yapılan tövbe, muhakkak kabûl olur. Tövbenin kabûl edileceğinde şübhe etmemelidir. Tövbenin şartlarına uygun olmasında şübhe etmelidir. Tövbe edilmiyen herhangi bir günahtan Allahü teâlâ intikâm alabilir. Çünkü, Allahü teâlânın gadabı, günahlar içinde saklıdır. Allahü teâlâ pek kuvvetli, herkese gâlib ve intikâm alıcıdır. Yüzbin sene ibâdet eden makbûl bir kulunu, bir günah için, sonsuz olarak red edebilir ve hiçbirşeyden çekinmez. Bunu Kur’ân-ı kerîm bildiriyor ve ikiyüzbin sene itâat eden iblîsin, şeytânın, kibir edip, secde etmediği için, ebedî mel’ûn olduğunu, haber veriyor. Yeryüzünde halîfesi olan, Âdem aleyhisselâmın oğlunu, bir adam öldürdüğü için, ebedî tard eyledi.

Mûsâ “aleyhisselâm” zamanında yaşayan Bel’am bin Bâûrâ, Allahü teâlânın bir haramına, az bir meylettiği için, imansız gitti. “Onun gibiler köpek gibidir” diye dillerde kaldı. Kârûn, Mûsâ aleyhisselâmın akrabâsı idi. Birkaç kuruş zekât vermediği için, bütün malı ile birlikte, yer altına sokuldu. Sa’lebe, bir kere sözünde durmadığı için, sahâbîlik şerefine kavuşamadı, imansız gitti. O halde, her müminin günah işlemekten çok korkması lâzımdır. Ufak bir günah işledikde tövbe, istigfâr etmesi, yalvarması lâzımdır.