Resûlullahın yaptığı ve kaçındığı şeyler iki kısımdır: Birisi, ibâdet olarak yaptığı ve kaçındığı şeylerdir. Her Müslümanın bunlara tâbi olması lâzımdır. Bunlara uymayan şeyler bid’attir. İkincisi, âdet olarak yani, bulundukları şehrin ve o memleketlerdeki insanların yapmakta oldukları şeylerdir. Bunları da beğenmiyen, çirkin diyen, kâfir olur. Fakat, bunları yapmak, mecbûrî değildir. Bunlara uymayan şey, bid’at değildir. Bunları yapıp yapmamak, memleketlerin ve insanların âdetlerine bağlıdır. Mubah kısmındandırlar. Din ile bağlılıkları yoktur. Her memleketin âdeti, başka başkadır. Hatta, bir memleketin âdeti, zamanla değişir.

Bunlarla berâber, âdete bağlı şeylerde de Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” tâbi olmak, dünyada ve âhıretde, insana çok şey kazandırır ve çeşidli saadetlere yol açar.

Kâfirlerin yaptıkları ve kullandıkları şeyler de iki kısımdır: Birisi, âdet olarak, yani her milletin, her memleketin âdeti olarak yaptıkları şeylerdir. Bunlardan, haram olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kâfirlere benzemeği düşünmiyerek kullanmak hiç günah değildir. Pantalon, çatal, kaşık kullanmak, yemeği masada yimek ve herkesin önüne tabaklar içinde koymak ve ekmeği bıçak ile dilimlere ayırmak ve çeşidli eşyâ ve âletleri kullanmak, hep âdete bağlı şeyler olup mubahdırlar. Bunları kullanmak, bid’at olmaz, günah olmaz. Bunlardan, faydalı olmıyanları ve çirkin ve zararlı olanları kullanmak ve yapmak haram olur.

Kâfirlerin kullandıkları şeylerin ikinci kısmı, ibâdet olarak yaptıkları ve kâfirlik alâmeti olan ve İslamiyeti inkâr etmek ve inanmamak alâmeti olan ve tahkîr etmemiz vâcib olan şeylerdir ki, bunları yapan ve kullanan kâfir olur. (Haç takmak, zünnar kuşanmak, ayinlerine, noellerine katılmak, ölülerine rahmet okumak, onların da Cennete gireceğine inanmak küfürdür.)

Bunlardan meşhûr olanlarını bilmiyerek veya şaka olarak veya herkesi güldürmek için yapan da, kâfir olur. Din düşmanları, Müslümanları aldatmak için, kâfirlerin âdetlerini, bayramlarını, Müslüman âdeti, Müslümanların mubârek günü diyerek, bunların gâvurluk ve kâfirlik olduğunu örtmeğe uğraşıyorlar. Büyük Kostantinin hıristiyanlık dînine karışdırdığı Noel gecesi ve Cemşîdin ortaya çıkardığı mecûsî Nevruz günü böyledir.

Bugün bütün dünyada, gerek imanı ve küfrü tanımakda, gerekse ibâdetleri doğru yapmakta, câhillik özür değildir. Meşhûr olan din bilgilerini bilmediği için aldanan, Cehennemden kurtulamıyacakdır.